31 Ekim 2010 Pazar

M&M' s



M&M' s musluğuna ağzımızı dayayalım mı?

Çüssy..

Cloudy With A Chance Of Meatballs (2009)


Sam ve Flint
Bayılıyorum animasyonlara!! 2009 sony pictures animation ve columbia pictures ortak yapımı Cloudy With A Chance Of Meatball, izlerken fazlasıyla eğleneceğiniz hatta iştahınızın fazlasıyla açılacağı bir animasyon. Bol bol filmden resim koyucam bu posta çünkü filmin her karesinde renkler ve görüntüler harika!!

azıcık SPOİLER..

Küçüklüğünden beri bilim aşığı olan Flint, başarısız buluşları nedeniyle dışlanan çocuk olmuştur her zaman. Okyanusun sardalya üretimiyle geçinen küçük bir adasında yaşamaktadırlar, Tüm geçim ve besin kaynakları sardalyadır. Bir gün Flint, tüm adanın kaderini değiştirecek bir buluşa imza atar. Gökten yiyecek yağdıran bir makine.. Hem de hangi yiyecek istenirse o yağıyor. Süper dimi? Tabi bu makine kahramanımızın başına türlü türlü belalar açmadan da durmaz...

SPOİLER SONU..



Baby Brent
Baba Tim











Polis Earl ve oğlu Manny
Polis ve baba karakterleri favorilerim, hava durumu sunucusu Sam' in yakaladığı kariyer fırsatı ve Flint ile aşkı çok eğlenceli..


İyi ve eğlenceli vakit geçirmek için tavsiye edeceğim güzel bir film.

 Kişisel Notum: 10/ 7

 Sinebot 'zz: http://sinebot.com/movie/903/cloudy-with-a-chance-of-meatballs


Çüssy..

Hotel Rwanda (2004)



Hotel Rwanda, 2004 yapımı baş rolünde Don Cheadle' nin olduğu bir Terry George filmi. Ruanda' daki iç savaş sırasında çalıştığı otele sığınan insanlara tüm gücüyle yardım eden bir adamın gerçek hikayesi.

Filmin her anında yüreğiniz parçalanacak öncelikle buna hazır olun, ağır bir dram yani. Üstelik bunların kurgu değil gerçek olduğunu bilmek mahvediyo insanın ruhunu, bir süre etkisinden çıkamayacağınız kesin..

SPOİLERzz.. 

Avrupalıların ülkeye gelip halkı vücut tiplerine göre gruplandırması sonucu Ruanda halkı ikiye bölünmüş ve birbirlerine düşmüşlerdir ve bu iç savaş tamamen bir katliama dönüşmüştür. Aslında bu iki farklı kabileye mensup insanlar yıllardır yan yana yaşayan insanlardır. Zaman içinde bu ayrım milliyetçiliğe dönüşür.

Başkahramanımız Paul (ki kendisine kahraman demek hiç abartı değil) bir otelde çalışmaktadır, kendisi bir Hutudur ve bir Tutsi ile evlidir. Avrupa ülkelerinin de gizliden desteğiyle ülkede yükselen Hutu ırkçılığı artık çığrından çıkmaya başlar ve Paul' ün ailesi dahil bütün Tutsiler korku içinde yaşamaya başlarlar.

yüzlerindeki korkuyu görebiliyo musunuz?


Bütün Tutsilerin evleri işaretlenir ve görüldükleri her yerde anında öldürülürler. Ülkenin kötü olan ekonomisi silah almaya imkan vermez, ancak Fransa' nın desteğiyle Çin'e binlerce pala sipariş edilir. Katliam bu palalarla gerçekleştirilir.

Katliamdan kaçabilen ya da bazı gönüllülerin yardımlarıyla kurtulabilen insanlar Paul' ün çalıştığı otele sığınırlar. Bütün çabalarına rağmen ne UN' dan ne başka bir ülkeden yardım gelmemektedir. Dünya, Ruanda' yı kaderine  terk eder. Bu çaresiz ortamda bir avuç insanın bu katliamdan kurtulmaya çalışır.

SPOİLERzz..   

Filmde Joaquin Phoenix' in oynadığı gazeteci şöle bişi söylüyor ' Buradaki görüntüleri yayınladığımızda insanlar bunları yemek yiyip haber izlerken görecekler ve vah vah ne kadar kötü, zavallı insanlar diyecekler sonra yemeklerine devam edecekler. ', evet hepimiz böyle yaptık maalesef çok yakın bir geçmişte sadece 1994 de yapılan bu soykırıma sadece vah vah dedik.



Bu filmi izlerken insanlığımdan utandım. İzleyin derim. Bir de soykırım hakkında daha fazla bişi okumak isteyenler şurayı tıklasın.

Kişisel Notum: 10/ 9




30 Ekim 2010 Cumartesi

Blair' in topuzuna gel!


Gossip Girl' ün Blair' i Leighton Meester' in Marie Clair' de yayınlanan fotoğraflarından biri..
Saçına bayıldım, ilerde kullanmak üzere stokluyorum..

Çüssy..

Paranormal Activity (2009)


Korku filmi izleyelim, korku filmi izleyelim diye tutturdum, sonunda bu akşam muradıma erdim. Mi acaba? Yani öle tırs tırs korkamadım Paranormal Activity' den! Bir iki sahne vardı tabi hakkını yemeyelim ama genel olarak filmde hiç bir şey olmuyo desem yeri..

Tamamen amatör oyuncuların oynadığı ve amatör bir yönetmenin yönettiği Paranormal Activity baya popüler son günlerde, sanırım bunda geçtiğimiz günlerde 2. sinin de vizyona girmesinin etkisi büyük.


SPOİLERDAN KOPTA GEL..


Yeni bir eve taşınan çiftimiz, kızın geçmişinden gelen bazı doğaüstü olaylardan burada da kurtulamaz. Eve kamera yerleştirirler ve gerçekleşen olayları kaydetmeye başlarlar. Bizde bütün filmi, bu kameranın çekiminden izliyoruz zaten. Uyurken yatağın karşısına sabitledikleri kamera sayesinde gece boyunca etraflarında dolanan varlığı görüntülerler. Gün geçtikçe olayların şiddeti artar ve çiftimiz tamamen çaresizdir.

Kızın ayağından tutup, yataktan çektiği sahnede zıpladım vala.. En dişe dokunur sahne buydu sanırım.


SPOİLERDAN BİTTE GEL..


 


Sağ alt köşedeki saat detayı iyiydi, bi gerilim unsuru olmuş!

Son yıllarda karşımıza çıkan amatör kamerayla çekilen filmler arasında benim ilk izlediğim bu oldu, ancak pek de bana göre değilmiş, sevemedim..:(


Kişisel Notum: 10/ 5


Çüssy..

29 Ekim 2010 Cuma

Marilyn güzelsin biliosun di mi?


Kesinlikle biliodu tabiki!!

Çüssy..

28 Ekim 2010 Perşembe

Patrick's To-Do List


Çüssy..

The Ugly Truth (2009)


Epeydir romantik komedi izlemiyodum, bu iyi geldi doğrusu. Robert Luketic' i yönettiği Gerard Butler ve Katherine Heigl' ın oynadığı tam eğlencelik bir film The Ugly Truth. Hani sinemada izlemeye değmez de evde tadından yenmez olanlardan. (S&D birlikte izleseydi keşke bu filmi!!)

Klasik romantik komedi kurgusuna sahip, klişelerle dolu ama tabi içinde aşk, romantizm de var. Tabi ki cinsellik üzerine de bir çok muhabbet dönüyor, rahatsız etmiyor ama bence, gülüp geçiliyor.

Abby tv yapımcısıdır, hazırladığı programın reytingleri hiçte iyi gitmemektedir. Patronu buna bir çözüm bulur ve kadın erkek ilişkileri üzerine başka bir kanalda program yapan Mike Chadway' i transfer eder. Mike programında kadınlar hakkındaki acımazsız gerçekleri hiç çekinmeden dile getirir. Kadınların hayallerindeki erkeğin aslında var olmadığını, erkeklerin sadece kadınların dış görünüşüyle ilgilendiğini savunmaktadır. 


SPOİLERRR..

Her romantik komedide olduğu gibi önce birbirlerinden haz etmezler, zıtlaşırlar ve tabi ki sonra aşık olurlar. Mike, Abby' ye birini tavlaması için yardım ederken kendini ona aşık olmuş bulur. Bu zamana kadar savunduğu bütün düşünceler yalan olur :) Abby ise kontrol delisi bir kadındır, Mike' ın yardımıyla birini tavlarken olmadığı biri gibi davranması gerekir. Mike, tamamen kadınlara söylediği olmaları gereken kadın tipinin tersine aşık olurken, Abby' de onu olduğu gibi sevebilen Mike' a aşık olur.
Yani işin özü 'beni olduğum gibi sev' bu filmden alınacak ders...;)


SPOİLER BİTER.. 

Bence kimyaları gayet uymuş!!

Dans, asansör, külot, balon sahneleri akılda kalanlar.. Güldüren, eğlendiren, iyi bir bir buçuk saat geçirmek için ideal bir film.

Abby: Ben senin yapımcınım!
Mike Chadway: Hımm, üstte olan kadınları severim!

Kişisel Notum: 10/ 7


Çüssy..

27 Ekim 2010 Çarşamba

A River Runs Through It (1992)


İşte bir Brad Pitt♥ filmi daha! Bradciğimin bu çağlarına bayılıyorum, Legends of the Fall hayatımın filmlerinden biridir mesela.. A River Runs Through It ' in yönetmeni Robert Redford ve başrollerde Brad Pitt♥, Craig Sheffer, Tom Skerritt' i görüyoruz.

Klasik bir amerikan ailesinde, otoriter bir baba ve birbirinden cok farklı iki kardeş hakkında güzel bir hikaye ve evet yine bir kitap uyarlaması.

En büyük eğlencenin balık tutmak olduğu, tüm sakinlerinin her pazar mutlaka kiliseye gittiği (baba zaten papaz) bir kasaba ve burda akıp giden sakin bir hayat var bu filmde ama bu sakinlik içinde kahramanların yaşadıkları dramlar da var.




Serseri ruhlu Paul (bilin bakalım kim?) ve kendi halinde Norman filmdeki iki kardeş, çocuklukları otoriter bir baba gölgesinde ve güvencesinde huzur içinde geçer. Büyüdüklerinde biri gazeteci (Paul), biri professör (Norman) olur. Norman' ın bir yaz tatilini kasabada geçirmek için gelmesi içimizi parçalayacak olayların başlangıcı olacaktır.

Bu sefer spoiler vermicem.

Aşk, huzur, kardeşlik, aile gibi kavramları, harika görüntüler ve güzel bir atmosferle birleştiren bir film.


Sırf Brad Pitt♥' in bu çocuksu gülümseyişi için bile izlenilebilir ;)

Kişisel Notum: 10/ 8

Sinebot botbot: http://sinebot.com/movie/1237/a-river-runs-through-it

Çüssy..

26 Ekim 2010 Salı

Yay!Everyday

Bölede bi site var! İnteresting çalışmalar var!


http://yayeveryday.com/

Çüssy..

Feliçita Limonata

Raspberry yazdığına aldırmayalım bizimki kağpuzlu


Kışa girerken limonata tarifi de noluyor!!
Stok işte..

Malzemeler

  • 2 limon
  • 1 avuç nane yaprağı
  • yarım bardak esmer şeker
  • yarım karpuz
limonları sıkalım, kabuklarını sonra üzerine ekleyebiliriz;
nane ve esmer şekeri katıp tahta kaşıkla iyice ezelim;
karpuzları püre yapalım;
karıştıralım,
süzelim.



Sonrada mis gibi içelimmm...

Bon Appetit!!

Çüssy..



Eyyvah Eyvah (2010)


Senaryosunu Ata Demirer' in yazdığı, başroller olarak yine Ata Demirer ve Demet Akbağ' ın yer aldığı ve yönetmenliğini Hakan Algül'ün yaptığı bir komedi Eyyvah Eyvah..

Bir çok yeni nesil türk komedi filmi gibi sadece bel altı esprilerden oluşmuyo en azından bunu söyleyebilirim. Bunun yanında şaşırtıcı bir konusu da yok, gayet sıradan ama kullanılan trakya şivesi ve başlarına gelen talihsizlikler silsilesi filmi gayet eğlenceli hale getiriyor.
Ata Demirer ve Demet Akbağ muhteşem vala..

AZCIK SPOİLER


Hüseyin Badem, Geyikli köyünde doğup,büyür. Bir gün öldü sandığı babasının yaşadığını öğrenir ve onu bulmak için İstanbul' a gider. İstanbul' da şarkıcı Firuzan' la tanışır ve başlarına gelmeyen kalmaz..

AZ SPOİLER BİTTİ


Bomba replikler, çok komik sahneler var, gülmek garanti.

Senden Ötürü bea:)
Bir de film vizyonda olduğu sıralar herkesin diline dolanan bu şarkı vardı.

Kişisel Notum: 10/6


Vee Eyyvah Eyvah 2 de geliyor!!

Ata Demirer' in twitterda paylaştığı Eyyvah Eyvah 2' den bir sahne
Çüssy..

Sleepers (1996)


İşte bir kitap uyarlaması daha! Barry Levinson' a ait, başrollerinde Robert de Niro, Dustin Hoffman, Brad Pitt♥ gibi üç büyük aktörün yer aldığı Sleepers, süper bir intikam hikayesi.


İşte bu Üçlü


SPOİLERIMSI..



Amerika' da bir kenar mahallede birlikte büyüyen 4 çocuk!!  Bir gün yaptıkları küçük bir yaramazlık, masum birinin ölümüne sebep olur ve çocuklar ıslahevine gönderilir.

Hayatlarını mahvettikleri an!!
Ancak bu ıslahevi onlar için tüm hayatlarını etkileyecek bir cehennem olur. İşkence, cinsel istismar, aşağılanma hepsini burada yaşarlar. Özellikle burdan sapık gardiyan rolündeki Kevin Bacon' ı tüm nefretimle kutluyorum. Adam öle iyi oynamış ki resmen nefret kaplıyo içinizi.

Sapık Gardiyan Kevin Bacon
Mahallenin papazı (Robert de Niro) her zaman çocukların yanındadır. Islahevinden çıktıklarında zamanla herşey unutulur, herkes hayatına devam eder. İki tanesi çete üyesi olur, biri gazateci, biri de avukat!

Birgün çete üyesi elemanların bir barda sapık gardiyanla karşılaşmaları ve onu öldürmeleri yıllardır içlerinde gizledikleri intikam ateşini alevlendirir. Avukat ve gazateci, papazında yardımıyla arkadaşalarını hapise girmekten kurtarmak için müthiş bi plan yaparlar ve tabiki başarırlar hem de ıslahevinde olanları gün yüzüne çıkarırlar.


SPOİLER BİTTİ..


Sonunda hep birlikte yenilen yemek sahnesi için bile izlemeye değer, iç acıtan harika bi film.

Bu arada Sleepers, ıslahevinde kalan çocuklar için kullanılan bir terimmiş!!

Kişisel Notum: 10/ 8

Ve de Sinebot: http://sinebot.com/movie/2840/sleepers

Çüssy..

Nahide Ekengil!!

Nahide Ekengil ;)

http://www.facebook.com/video/video.php?v=453366187862

Bunu da stoklayalım, açar açar güleriz : )

Çüssy..

25 Ekim 2010 Pazartesi

Bu ne olum?


Çüssy..

24 Ekim 2010 Pazar

Eflatun çiçekler içinde Audrey


Audrey' in bu harika fotosuna bende biraz katkıda bulundum.
Header olarak kullanmayı düşündüm ama şimdilik burda stokta dursun.

Çüssy..

S&D like Javier&Penelope


Bu resmi burda stoklamam şart!
S&D bu pozisyonda, bu beyaz kumlara basarak yaşasaydı keşke.

Çüssy..

High Fidelity (2000)


Evvet, bugün de uzun zamandır izlemek istediğim High Fidelity' yi izledim. Açıkçası Nick Hornby' nin aynı isimli kitabını sevgilimden alıp okuduğumda çok beğenmiştim ancak belki de beklentilerimi yüksek tuttuğum için filmden aynı zevki alamadım. Ha kötü bi film miydi? Asla.. Güzeldi yani..:/

Filmin her anında pop-müzik var ama güzel müzik gerçekten güzel müzik!! Başrolümüz John Cusack' in canlandırdığı Rob, tam anlamıyla bir amerikan pop-müzik hayranıdır. Bütün hayatını Top 5 listeleri halinde yaşamaktadır; hayatımın Top 5 ayrılığı, hayatımın Top 5 hatası, hayatımın Top 5 mesleği gibi.. >^-^<

Hoptrozop SPOİLER geliyor;

Son sevgilisi Laura tarafından terk edilen Rob, geçmişteki ilişkilerini ve terk edilmesiyle yaşadığı hayal kırıklığını tutkunu olduğu pop-müzik çerçevesinde bizlere anlatmaya başlar. Sahibi olduğu plakçı dükkanı Championship Vinly' de iki sorunlu elemanıyla bu depresyonun üstesinden gelmeye çalışır, üstelik Laura' nın  başka biriyle ilişkisi başlamıştır bile.

Top 5 listesindeki ayrılıklarının kahramanlarıyla yüzleşir (ki bunlardan biri Catherine Zeta Jones), bir barda dinleyip tanıştığı soul şarkıcısıyla birlikte olur, dükkanında hırsızlık yaparken yakaladığı kaykaycı gençlere albüm yapamaya kalkışır..Bu olaylar esnasında yanında elemanları Barry (Jack Black bomba!!) ve Dick vardır.

Ancak bir anda şans kötü bir olay sayesinde Rob' a geri döner, Laura' nın babası ölmüştür ve bu şok sayesinde Rob' un hayatının erkeği olduğunu anlamıştır. Tekrar birlikte olurlar, hatta Rob evlenme bile teklif eder. Evet mutlu son...

SPOİLER BİTENZİ..


Müzikleri güzel, oyuncuları güzel, atmosferi güzel bir film.. Belki kitabı okumadan izleseydim daha çok beğenirdim. Kitap insanda devamlı Top 5 listesi yapma, içinde geçen bütün şarkıları indirip dinleme isteği uyandırıyo. Film kitaba göre biraz daha yüzeysel geçilmiş sanki..

Kişisel Notum: 10/7

Sinebot link:http://sinebot.com/movie/412/high-fidelity

Çüssy..

23 Ekim 2010 Cumartesi

İlk Bişey- Madness, Modigliani, Buffalo



Madness - M. Utrillo



Modigliani - P. Picasso
Buffalo - C. Soutine

Andy Garcia' lı Modigliani' de dönemin bir çok ressamının karşımıza çıktığından burda bahsetmiştim. Bu ressamlardan Utrillo, Picasso, Soutine' in filmde de yer verilen tablolarını burda stoklayalım.
İlk bişeyimizide böylece yazmış olalım.

Çüssy..

Modigliani (2004)


Bu akşam Mick Davis' in yönettiği Andy Garcia' nın oynadığı Modigliani' yi izledim.


Ünlü ressam Amedeo Modigliani'in biyografisine bir yorum. Modigliani' nin yaşadığı büyük aşkı, Pablo Picasso ile rekabetini, çocukluğunu, çocukluğundaki travmaları, deliliğini anlatan güzel bir film.


Filmde dönemin bir çok ünlü ressamına rastlamak mümkün, özellikle Modigliani' nin de bir hırsla katıldığı yarışmada resimlerinin sahnelendiği andaki heyecanları, hepsinin yaratım süreçleri çok etkiliyor.


SPOİLER BAŞLIYOR!!


Şöyle bi anlatırsam filmi;


Modigliani diğer zamandaşlarına göre paraya pula pek itibar etmez, dönemin zenginlerine pek prim vermez, bi şekilde karnını doyurur, yatacak yer bulur. Genç ve güzel Jeanne' e aşık olur ve ondan bir kız çocuğu sahibi olur ve de o zamanlar hali vakti gayet yerinde olan Pablo Picasso ile aralarında büyük bir çekişme vardır. Üstelik Modi hastadır ve devamlı içmesi, uyuşturucu kullanması sebebiyle pek de fazla bir ömrü kalmamıştır. 


Ve de Jeanne' ın koyu katolik babası Modigliani' nin yahudi olması sebebiyle bu ilişkiye karşıdır, kızlarını Modigliani ve Jeanne' ın elinden alıp bir yetiştirme yurduna verir. Hiç bi resmi satılmayan ve para kazanamayan üstüne üstlük günden güne hastalığı artan Modigliani büyük ressamlar arasında yapılacak yarışmaya katılmaya razı olur ve Picasso' ya meydan okur.  Jeanne' ın aşklarını ölümsüzleştiren resmini yapar ve yarışmayı kazanır, ancak sonucu öğrenemeden yediği dayak ölümüne sebep olur. Bunun üzerine 2. çocuklarına hamile olan Jeanne bu acıya dayanamayıp intihar eder. 


SPOİLER FİNİTO!!


                                                                       Jeanne - A. Modigliani


Maşallah herşeyi anlattım. 
Ağlamak için, büyük sanatçıların delilik-dahilik çizgisinde yolculuklarına şahit olmak için, bu resimler böle mi yapılmış demek için izlenesi çok çok güzel bi film.


Ha bide filmde Eva Herzigova ve bildiğin koyun var böle kaniş gibi ama..


Kişisel Notum: 10/8


Ve de bu Sinebot linki:http://sinebot.com/movie/3987/modigliani

Çüssy..

22 Ekim 2010 Cuma

İlk Film- Dancer in the Dark (2000)


Evet, şimdi en son izlediğim filmden başlıyorum: Dancer in the Dark!!

Lars von Trier ' in Cannes' dan ödüllü filmini ancak izleyebildim. Björk' ün gıcık mimikleri, gıcık hali tavrı, gıcık oyunculuğu (son 10 dk.daki hakkını yiyemem ama) ve en baba Ferdi Tayfur filmine on basan konusuyla boğan bi filmdi. Resmen film insanın içini oya oya ilerliyo. Müzikal sahnelere geçişler iyiydi ama insanın Selma' ya neden be bacım neden böle yapıosun diyesi geliyo.

Burdan sonrası SPOİLER (AĞIR) olacak dikkat dikkat..

Azıcık filmi anlatayım hazır hafızamda tazeyken:

Selma Jezkova ve 10 yaşındaki oğlu Gene, küçük bir kasabada bir karavanda yaşamaktadırlar. Bir fabrikada çalışmakta olan Selma kalıtsal bir hastalık nedeniyle görme yetisini yavaş yavaş kaybetmektedir. En büyük amacı gerekli parayı biriktirip oğlunu ameliyat ettirerek aynı akibete uğramasına engel olmaktır ve de Selma büyük bir müzikal tutkunudur hatta kasabada bir müzikal sergilemek için yapılan çalışmalara katılmaktadır. Arkadaşı Kathy ise iş yerinde ve dışarıda en büyük destekçisidir.

Buraya kadar iyi tamam, ama bundan sonra arkadaş film bi allak bullak oluyo hoop diosun bi.
Bu Selma'nın ev sahibi çift bi sorunlu, kadın kocasının hiç bitmeyecek bir malvarlığının olduğunu düşünüo, adamda (ki kendisi polis) borç batağına düşünce Selma' nın çocugu için biriktirdiği paralara göz dikiyo ve çalıyo tabiki. Bizim saf Selma da durur mu gidiyo güzel güzel istiyo adamdan parayı ama adam anca beni öldürürsen alırsın diyo. Eh bizimkide öldürüveriyo, neredeyse kör bir kadın bir polisi nasılsa öldürüveriyo işte, herşey oğlu için güya.

Hey allam nese daa fazla devam etmiyim.

SPOİLER BİTTİ!!

aslında ben bu filmdeki karakterlere gıcık oldum, ya öle şey yapılır mı bu kadarda salak olunur mu falan die.
Ama izlenebilir, doya doya ağlanabilir iyi bi film.

Kişisel Notum: 10/6

Son olarak bu da Sinebot linki: http://sinebot.com/movie/1263/dancer-in-the-dark

Çüssy..

First of All!!



Burada bunlar olacak;
  • Filmler
  • Bişeyler
son izlediklerimden başlayarak izlediğim filmleri ve karşıma çıkan unutmak istemediğim bişeyleri yazmak istiyorum. Yazı yazma konusunda kabiliyetim yoktur baştan söliim, duygularımı falan kelimelere dökemem. Ayrıca filmler konusunda da herhangi bir iddiam yok ya da başka bişeyler konusunda.. gelişine yazıcam bakalım..

Veee şimdi parmaklarımızı resimdeki kızcağızlarımız gibi yapıyoruz, blog alemine kancayı takıyoruz.

Haydi başlayalım..

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...